2024 yılının sürdürülebilirlik konusunda çok sayıda yeniliği beraberinde getirdiği ve bununla birlikte farkındalığı arttırdığını söylemek mümkün. Bu yıl ülkeler ve şirketlerin iklim krizinin etkilerini azaltmak için çeşitli projeler geliştirmelerinin yanı sıra, bireysel çabaların da ön plana çıktığı bir yıldı. 2024 yılı boyunca dünya çapında gerçekleşen sürdürülebilirlik faaliyetlerini, dikkat çekici adımlar atan ülkeleri ve şirketleri detaylarıyla bu yazıda birlikte inceleyelim.

2024 yılında sürdürülebilirlik faaliyetlerindeki belki de en önemli adımlardan biri COP29 İklim Değişikliği Konferansı’nın gerçekleşmesiydi. Azerbaycan’ın Bakü şehrinde 11-24 Kasım 2024 tarihleri arasında küresel ısınma ve sera gazı salınım oranlarını azaltma amacıyla Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine taraf ülkelerin katılımıyla gerçekleştirilen zirvede, karbon emisyonlarının azaltılması için somut taahhütler verildi. Konferansın sonunda, G20 ülkeleri net sıfır karbon hedefine ulaşmak için yeni finansman kaynaklarını harekete geçirme kararı aldı. Söz konusu ülkeler arasında ABD, Çin, Almanya ve Hindistan gibi dev ekonomik güçler yer alıyor. Zirve sonucunda alınan kararlarla ABD, yenilenebilir enerji altyapısına yaptığı yatırımları iki katına çıkarırken; Çin, elektrikli araç (EV) üretimi ve kullanımı konusunda dünya liderliğini pekiştirmeye devam ediyor.

Plastik kirliliğini küresel düzeyde azaltma çabaları da 2024’te hız kazandı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) tarafından yürütülen Antarktika Plastik İnisiyatifi (NUTEC Plastics Initiative) adı verilen uluslararası projede, 40’tan fazla ülke, plastik üretimini %40 oranında azaltmak üzere taahhütte bulundu. Bu projede özellikle Norveç, Avustralya ve Kanada gibi deniz ekosistemlerini koruma konusunda öncü olan ülkeler aktif rol aldı. Anlaşma kapsamında tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması ve biyolojik olarak çözünebilen alternatiflerin geliştirilmesi için fonlar oluşturuldu.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) verilerine göre ise dünya çapında yenilenebilir enerji kapasiteleri %25 oranında arttı. Güneş enerjisi, yeni enerji altyapılarının %65’ini oluşturarak 2024 yılına damga vurdu. Örneğin, Suudi Arabistan’da dünyanın en büyük güneş enerjisi tesisi tamamlanarak enerji üretimine başladı. Ayrıca, Afrika’da Senegal ve Kenya, kırsal bölgelerde güneş enerjisi ile çalışan mikro şebekeler inşa ederek enerjiye erişimi artırdı.

Avrupa Birliği, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında geri dönüşüm oranlarını %70 seviyesine çıkardı. Özellikle Almanya ve Hollanda, bu başarıda ciddi bir öneme sahip. Almanya, yeni nesil geri dönüşüm teknolojileri geliştirirken Hollanda da döngüsel ekonomi projelerini hızlandırdı. Organik atıklardan biyogaz üretimi, Avrupa genelinde yaygınlaştı. Tüm bu gelişmelerin kıta genelinde atık yönetimi konusundaki farkındalığı artırdığı ve döngüsel ekonomiye geçişi hızlandırdığı aşikâr.

Öte yandan Hindistan, şehir içi yeşil alanları artırma ve binaların enerji verimliliğini yükseltme konusunda öncü projeler geliştirdi. Yeni Delhi’de Yeşil İnşa Uygulama Merkezi (IGBC) kurularak sürdürülebilir mühendislik alanında inovasyonlar desteklendi. Ayrıca, Mumbai’de toplu taşıma sistemlerinde elektrikli otobüslerin yaygınlaştırılması sayesinde şehir içi karbon salımı önemli ölçüde azaltıldı. Bu projeler, Hindistan’ın sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirme konusunda çok sayıda olumlu geri dönüt aldı.

Çin, elektrikli araç (EV) satışlarında dünya lideri oldu. Ülke genelinde yüz binlerce yeni şarj istasyonu kurularak karbon emisyonlarını azaltıcı adımlar hızlandırıldı. Özellikle BYD ve NIO gibi Çinli otomobil üreticileri, uygun fiyatlı ve çevre dostu elektrikli araç modelleriyle küresel pazardaki değerine değer kattı. Elektrikli araç teknolojilerine yapılan bu büyük yatırımlar, Çin’in küresel enerji dönüşümünün merkezinde yer almasında yadsınamaz bir öneme sahip.

Dünyanın en büyük e-ticaret devlerinden biri olan Amazon ise, 2024’te karbon emisyonlarını %30 oranında azaltacak yeni lojistik altyapısını tanıttı. Elektrikli dağıtım kamyonları ve güneş enerjisi ile çalışan depolar bu sistemin temelini oluşturuyor. Özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’da açılan yeni lojistik merkezleri için dönüşümün eşik noktası denilebilir. Bu yenilikle e-ticaret devi Amazon’un sürdürülebilirlik yolculuğunda attığı büyük adım epey dikkat çekti.

Apple ise bu yıl yeni bir cihaz geri dönüşüm programı başlattı. Kullanıcılar eski cihazlarının tamamını şirket aracılığıyla yeni cihazların hammaddesi olarak kullanılması için iade edebiliyor. Apple’ın bu girişiminin özellikle Avrupa’daki müşteriler arasında büyük ilgi gördüğünü söylemek mümkün. Ayrıca, bu programın yaygınlaşmasıyla birlikte şirketin üretim maliyetlerinde de düşüş gözlendi.

Gıda ve temizlik ürünleri devi Unilever, plastik ambalajlarını %100 biyolojik olarak çözünür malzemelerle değiştirerek çevre dostu ambalajlama konusunda sektör lideri oldu. Şirket, bu dönüşümü desteklemek için tüketici farkındalık kampanyaları düzenledi. Örneğin, “Daha Temiz Bir Dünya İçin” adlı kampanya, bireylerin atık azaltma çabalarına katılımını artırmayı başardı.

Türkiye de 2024 yılında sürdürülebilirlik konusunda önemli adımlar atan ülkeler arasında yer aldı. Ülke genelinde yenilenebilir enerji yatırımları hız kazandı ve güneş enerjisi kapasitesi %20 oranında artırıldı. Konya Karapınar’daki güneş enerjisi santrali genişletilerek, dünyanın en büyük güneş enerjisi tesislerinden biri haline geldi. Ayrıca, İzmir ve Antalya gibi şehirlerde rüzgar enerjisi projeleri tamamlanarak enerji üretiminde çeşitlilik sağlandı. Türkiye’de “Sıfır Atık” projesi çerçevesinde atık yönetimi ve geri dönüşüm çalışmaları da hızlanarak devam ediyor. Özellikle belediyeler düzeyinde organik atıklardan biyogaz üretimi gibi yenilikçi uygulamalar yaygınlaştığını söylemek mümkün. Bununla beraber İstanbul, geri dönüşüm oranını %45’e çıkararak önemli bir başarı elde etti. Ayrıca tarım alanında “Akıllı Sulama Sistemleri” kullanımı teşvik edilerek su kaynaklarının korunmasına yönelik sağlam adımlar da atıldı.

Özetle 2024 yılı, iklim değişikliğiyle mücadelede umudu artıran bir yıl oldu. Ülkeler, şirketler ve bireyler birlikte harekete geçerek daha yaşanabilir bir dünya için somut adımlar attı. Tüm bu faaliyetler 2025 yılı için umut vadeden çabaları akla getiriyor. Ancak bu çabaların kalıcı etkiler oluşturabilmesi için kararlı bir şekilde devam ettirilmesi elzem. Zira sürdürülebilirlik bir trend değil, zorunluluk olmalı.

Yazar: Nefise Zehra Bayar