Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, kısaca SKH, dünya çapında ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınmayı amaçlayan 17 ana ve 169 alt hedeften oluşan bir protokol. Bu hedefler 2015 yılında dünya liderlerince belirlendi ve 2016’dan beri Birleşmiş Milletler’e üye 193 ülkede benimseniyor. SKH doğrultusunda 2030 yılına kadar dünyada yoksulluğu ve adaletsizliği gidermek, doğaya verilen zararı geri döndürüp iklim değişikliğini düzeltmek amaçlanıyor.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde istenilen köklü değişimi yaratabilmek için hem ince eleyip sık dokumak hem de geniş çapta düşünmek gerekiyor. Bu doğrultuda SKH, birbiriyle iç içe geçmiş ve kapsamlı bir yol haritası oluşturuyor.Bu 17 hedeften, dünya toplumları için büyük önem teşkil edenlerinden biri ise beşinci hedef olan toplumsal cinsiyet eşitliği.
SKH-5 tüm detaylarıyla incelendiğinde; 2030’a kadar, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında, kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesi için;
- her türlü ayrımcılığı yok etmek,
- her türlü istismarı kapsayan şiddetin her türlüsünü ortadan kaldırmak,
- çocuk evliliği, zorla evlilik, kadın sünneti gibi uygulamaların önüne geçmek,
- sosyal ve aile içi kamu desteği sağlamak,
- karar verme mekanizmalarında kadınlara görünürlük yaratmak,
- cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarında evrensel erişim,
- kadınlara ekonomik güç kazandırmak,
- kadınlara teknolojik özgürlük kazandırmak,
- ve tüm bunları destekleyici yasal dayanaklar oluşturmak, alt hedefleri oluşturmakta.
SKH-5’in pek tabii ana amacı, ataerkil sistem ile asırlardır gölgelenen ve sekteye uğrayan kadın haklarını ve en nihayetinde temel insan haklarını sağlayarak adaletsizliğin önüne geçmek ve bir alt katman olarak da kadın ve kız çocuklarını sürdürülebilir ekonomik büyümeye kazandırarak istihdam ve kalkınmayı temin etmektir. Dolayısıyla, özellikle gelişmekte olan ülkeler için, refah ve fırsat eşitliği bağlamında kritik bir noktada yer alır.
Maalesef on yıl sonra bugün, bu hedef doğrultusunda gelinen nokta pek iç açıcı değil. Örneğin, 2020’de 95 ülkeden toplanan verilere göre, 15 yaşın üstünde yaklaşık 736 milyon kadın ve kız çocuğu hayatları boyunca en az bir kez şiddetin en az bir türüne maruz bırakıldı. Yani fırsat eşitliğinden yararlanabilmek şöyle dursun, bugün kadınların ve kız çocuklarının henüz toplumda refahı yüksek sosyal yaşam ve güvenlik haklarının dahi sağlanamadığını görmekteyiz.
SKH-5’in ulaşılabilir olması ve değişim yaratabilmek için öncelikle kadın yöneticilere ihtiyaç var; çünkü hedeflerin köklü yasa değişiklikleriyle temellendirilmesi gerekiyor. Peki bu konuda ne yapıyoruz? Yine aynı veri sonuçlarına göre; dünyadaki ulusal parlamentoların %50’si kadınlar için herhangi bir kota belirlemiyor ve sadece %25 kadın temsiliyeti bulunuyor. Ek olarak, bu parlamentoların %63’ünde rıza ilkesine dayalı tecavüze ilişkin yasalar yer almamakta. Değişim, refah, kalkınma, sürdürülebilir ekonomiler ile toplumlar ve sürdürülebilir bir dünya için, sadece sözde kalmayacak dönüşümler başlatmamız gerektiğini her geçen gün daha iyi görüyoruz. Bu noktada kadınların geleceğinin, dünyanın geleceği olduğunu da hatırlamak zorundayız.
Yazar: Zeynep Erman